İnsanoğlu yıllardan beri en acımasız canlılardan biri olmuştur. Kendilerine başedilen düşünme, konuşma, fikirlerini belirtme ve daha birçok yeteneği olumlu anlamda değil de daha çok olumsuz anlamda kullanmaya yönelmiştir. İnsanoğlu bir etoburdur. Yüzyıllardır bu böyle süregelmiştir. Hayatta kalma mücadelesi, onları daha çok et tüketmeye yöneltmiştir ve bu da katliamları ve avcılığı beraberinde getirmiştir. Buna bir de insanların acımasız tavırları eklenince işler çığırından çıkmış, daha kötü bir hal almış ve günümüze kadar gelmiştir.
İnsanlara en yakın canlılar memeli sınıfına girenlerdir çünkü onlarda annelik içgüdüsü, düşünme ve yavrularını koruma yetenekleri vardır. Belki insanlar gibi konuşamazlar ama düşünme yetenekleri fazlasıyla mevcuttur. Ne yazık ki insanoğlu hayvanları hep av hedefi olarak görmüş ve onların da birer can taşıdığının belki farkına varmak istememiş belki de fark etmemiştir. Acımasızlık had safhada olunca insanların duygularını köreltmiş ve önüne gelen her canlıyı vurma hevesi doğmuştur.
Ben bu yazımda yunus balıklarını örnek vereceğim. Yunuslar memeliler sınıfına giren canlılardan biridir. Düşünme yetenekleri fazlasıyla gelişmiştir ve bir insanın denizin dibinde kalp atışlarını dahi duyabilir, sizi köpek balıklarından koruyabilirler. Yavrularına fazlasıyla düşkün olurlar, aile kavramları gelişmiştir ve aile bireyleri birbirlerini uzun yıllar hiç bırakmazlar. Maalesef balıkçılar yunusları da birer "hamsi" gibi avlıyor. Kimini de yunus parklarında tutsak edip, insanlara şov amaçlı izletiyorlar. Yunusların yüzlerinde belirgin şekilde gülümseme vardır fakat bu hiç de göründüğü gibi değildir. "Yunusların yüzündeki gülümseme, doğanın en büyük aldatmacasıdır. Onların her zaman mutlu oldukları yanılgısını yaratır" demiş flipper dizisinin eski oyuncusu ve şimdiki yunus katliamlarını durdurmayı planlayan Richard O'Barry. İnsanlar onları parklarda oyun oynarken her zaman gülüyor olarak düşünürler ama hiç de öyle değildir. İçlerinde çok büyük acılar taşır ve koparıldıkları ailelerini düşünürler. Bir balık bunları yapar mı demeyin! Yunuslar sadece balık değildir. Denizlerin dengesini koruyan, insanlarla gerçekten de yakın olmak isteyen masum ve akıllı canlılardır. Bir yunusun yavrusunu gözleri önünde öldürürseniz ya da yakalarsanız depresyona girer ve intihar bile ederler çünkü daha önce de dediğim gibi aile ve annelik iç güdüleri çok ileri seviyededir.
Maalesef Japonya'nın Taiji adlı kasabasında her yıl yunus katliamı gerçekleştiriliyor. Bunun sebebine gelince; Kimileri yunus parklarına satılmak üzere ayrılıyor, geri kalanlar ise etleri için büyük acılar çektirilerek öldürülüyorlar. Sizlerin yunus parklarında izlediğiniz yunusların çoğu bu Taiji koyundan geliyor. Taiji koyu, dünyanın en güzel koylarından ve denizlerinden birine sahip fakat kimseden habersiz yapılan katliamlar bu güzellikleri gölgeliyor. Şu ana kadar böyle bir katliamdan kimsenin haberi olmamasının nedeni; herkesden gizli, kimsenin göremeyeceği bir alanda yapılıyor olmasıdır.
THE COVE adlı oscar ödüllü belgeselin amacı bu katliamları tüm dünyaya duyurmak ve yunus parklarının aslında göründüğü gibi masum olmadığını kanıtlamaktır. Eski Flipper dizisi oyuncusu Richard O'Barry nin dizi sayesinde yunuslarla olan yakınlığı ve dostluğu ilerlemiş ve çok sevdiği yunusu kollarında intihar edince, bundan çok üzüntü duyarak kendini yunusları kurtarmaya adamış ve bu belgesel filmini çekmiştir.
Lütfen anneler ve babalar; çocuklarınzı yunus parklarına götürmeyin, yunus parklarına destek olmayın. Onların yeri havuzlar değil denizlerdir. Sizler de birer ailesiniz, onlar da. Yunus parklarını kapattırmaya yönelik çalışmalar olumlu sonuç verdiğinde, katliamları da azaltmış olacağız. Çocuklarınıza hayvan sevgisini, onların yerinin doğal alanları olduğunu öğreterek gösterin.
THE COVE adlı belgesel filmini de mutlaka izleyin, izlettirin.
TÜM CANLILARIN YAŞAM HAKLARINA SAYGI ___________ Mel
