
Farzet ki,
tutkun,
bir nevi hayalet olsun
görünürken dokunulmayan...
Öylece uzaktan bakılan.
Sis bulutu kaplasın her yanı.
Ve o,
dans etsin kendi mezarında
tozu dumana katarak.
Bir o yana, bir bu yana...
Rüzgar eşliğinde savursun
o simsiyah saçlarını.
Elinde kadehi,
senin kan dediğini şarap niyetine içsin.
Süzülsün o damlalar dudaklarından yerlere...
Kıpkırmızıya bulansın toprak.
Senin göz yaşlarınla birleşsin.
Ama durmasın kalbini ateş gibi yakan
o çılgın dans...
O kadar yakınındayken,
ulaşılmazlığın o kahredişi,
senin o baktıkça içini ürperten
korkunla birleşsin ve
karışsın bu
aşk-ı gizem...
tutkun,
bir nevi hayalet olsun
görünürken dokunulmayan...
Öylece uzaktan bakılan.
Sis bulutu kaplasın her yanı.
Ve o,
dans etsin kendi mezarında
tozu dumana katarak.
Bir o yana, bir bu yana...
Rüzgar eşliğinde savursun
o simsiyah saçlarını.
Elinde kadehi,
senin kan dediğini şarap niyetine içsin.
Süzülsün o damlalar dudaklarından yerlere...
Kıpkırmızıya bulansın toprak.
Senin göz yaşlarınla birleşsin.
Ama durmasın kalbini ateş gibi yakan
o çılgın dans...
O kadar yakınındayken,
ulaşılmazlığın o kahredişi,
senin o baktıkça içini ürperten
korkunla birleşsin ve
karışsın bu
aşk-ı gizem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder