
Yolda yürüyordu kız... Bir elma gördü kıpkırmızıydı ama, ulaşılmazdı ona. Birçok elmanın içinde en güzeliydi. Tek ve eşsizdi... Gün ışığının yansımasıyla parlıyordu yeşil yapraklar arasında. İstiyordu çok, uzanıp koparmayı onu ama çok uzaktı ona. Yetişmesine imkan yoktu. O kadar güzeldi ki, parlak ve kıpkırmızı bir elmaydı... Kusursuzdu. Ama elinden ne gelirdi ki... Öylece bakakaldı kız. Ona bakmak bile güzeldi. Uzak da olsa, koparıp almanın hayaliyle... İçinde oluşan o kıvılcım ve biraz buruk bir his... Hani imkansız derler ya bazı şeyler için, elma da onun için öyleydi. Bir o kadar yakın ama bir o kadar da uzaktı o elma ona... Ulaşılmazdı işte. Belki dalında bırakmak en iyisiydi. Kopardığı anda ellerinde çürüyecekti belki. O dalında güzeldi. Masumdu. Veda etmek de zordu belki. Çok isteyip elde edememenin verdiği o buruk acı... Giderken bakmadı ardına. Daha doğrusu bakamadı. Gömdü onu içine ve yüzünden düşen bin parça... Öylece bıraktı elmayı çünkü o ulaşılmaz aşktı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder